C
cendere
Ziyaretçi
“Gizli Dosyalar: İnanmak İstiyorum”, her ne kadar devamlılık sorunu yaşasa da sadece inanç ve bilim ekseninde ‘istemek’ ve ‘talep etmek’ olgusu üzerine düşündürmesi bile filme toleranslı yaklaşmamı sağladı.
--------------------------------------------------------------------------------
Seküler pozitivistlerin zannettiğinin aksine inancın da bilimin de temel çıkış noktası akıldır. Evet, yine bilimin de inancın da olmazsa olmazlarından biridir istek. İnanmamak için yola çıkan bir zihne kırk takla atsanız dahi gerçeği gösteremeyeceğiniz gibi, isteksiz birine bilimin ya da inancın erdeminden bahsetmek israftır.
Olayları kavrayabilmek için birtakım parametreler lazımdır. Salt maddi parametrelerden bahsetmiyoruz. Mikroskop olmadan mikro âlem bilinmez şüphesiz, ancak bu demek değildir ki mikrobun keşfi ile mikroskobunki aynı zamanda olmuştur. Mikrop, çok daha önce keşfedilmiştir.
Aslında modern dünyanın ‘Paranormal (normal ötesi, klasik olanın dışında)’ olarak tanımladığı tüm olaylar, olumlu ya da olumsuz bir kesişme ve kaderdenk noktasıdır. ‘Kötü tesadüf’ yahut ‘ne hoş tevafuk’ gibi cümlelerle tanımladığımız enstantaneler büyük kurgunun, küçük tercihlerin, hislerin, evrendeki ardışık etkileşimin küçük ve büyük boyutlu çakışmasıdır.
Biliyorum uzun bir giriş oldu ama azıcık sabır, esas derdime geliyorum…
Siz bakmayın bizim ülkemizde Sihirli Annem, Bez Bebek türü çocuksu abuklamalara. Aslında bu bilimsel ve kurumsal gelişimin edebi yansıması epeyden beri vardı. Sinemaya yönelik çalışmalar da hiç yeni değildir. Ve hatta bu türün başarılı örnekleri en etkileyici filmlerdir. 6. His gibi… Daha bin tane saymak mümkündür.
Ülkemizde Sır Kapısı formatı olarak bilinen format aslında bu türün en başarılı örneklerinden biriydi. Bu başarı çoğu zaman, oyunculuk ve mali sıkıntılardan dolayı bir şekilde gölgelense de, öz ve ruh anlamında her biri ayrı bir eserin özünü oluşturacak gerçek öykülerin varlığı bile insanı ürpertmeye yetiyordu.
Bir dönem Alfred Hitchcock’un sunuculuğunu yaptığı ‘Alacakaranlık Hikâyeleri’, ardından Steven Spielberg’in yapımcılığını üstlendiği ‘İnanılmaz Öyküler’ ile zirve yaptı bu tür. Neredeyse her ülkenin kendine has bir yerel ‘Sır Kapısı Formatı’ hep olmuştur. 15 yıl kadar önce Chris Carter adlı yazar FOX TV için ‘The X Files’ ismiyle bir konsept oluşturdu. En az içeriği kadar müziğiyle de ön plana çıkan bu yeni format, bütün dünyada bir fenomene dönüştü. Bugün bir sinema örneğiyle karşımızda duran ‘The X Files : I Want To Believe-Gizli Dosyalar: İnanmak İstiyorum’, 15 yıl önceki kadronun işi. Carter, bir tek projeyle ihya olduğu için The X Files’ın etinden, sütünden, yününden epey istifade etti. Son filmi ise bizzat yönetmiş. Müzik ilk örnekte olduğu gibi Mark Snow’a ait.
Aslında hikâyesiyle biraz konsept dışına çıktığını söyleyebileceğimiz filmin özeti: İki ajanımız Mulder ve Scully teşkilattan uzak ve biraz da kırık bir şekilde kendi küçük dünyalarına çekilmiştir. Ancak bir FBI ajanı kayıptır ve onunla ilgili tek ipucu medyum olduğunu söyleyen bir çocuk tacizcisi papazın doğru-yanlış iletişimidir. FBI bir yandan ajanını bulmak isterken diğer yandan ardı ardına işlenen seri cinayetleri çözmeye çalışır. Kahramanlarımız ise bir yandan kendi duygularını sınarken, diğer yandan ‘inanç ve bilim’ metaforunda metronom gibi salınıp duran sorulara cevap arar. Biri inanmak isterken, diğeri inanmamaya teşne olarak finale kadar gelir!
“GD: İnanmak İstiyorum”, film kriterleri açısından başarısız ve at oynattığı alanın çok dışına çıkarak ciddi bir kural ihlali yapmış gibi duruyor. Yönetmen Carter’ın tıpkı Hitchcock gibi kendi filminde görünme saplantısı olduğunu da söyleyelim. Ayrıca çok ciddi bir asistan sıkıntısı var. Bağlantı, senkron, kamera hareketi gibi konulardaki ciddi sıkıntılar fark ediliyor. Ancak oyunculukları, müziği ve her ne kadar adım başı devamlılık sorunu yaşasa da etkileyici görselliği ile vasatın üzerinde. Lakin, bir dizinin 40 dakikalık tek bölümünde rahatlıkla irdelenebilecek bir hikâyeyi bu kadar çekiştirip sündürmenin de çok anlamı yok. Ama sadece inanç ve bilim ekseninde ‘istemek’ ve ‘talep etmek’ olgusu üzerine düşündürmesi bile filme karşı toleranslı yaklaşmamı sağladı şahsen.
KÜNYE
Filmin İsmi:The X-Files: İnanmak İstiyorum
Yönetmen: Chris Carter
Senaryo: Chris Carter, Frank Spotnitz
Oyuncular: David Duchovny, Gillian Anderson, Amanda Peet, Billy Connolly
Nedim Hazar
--------------------------------------------------------------------------------
Seküler pozitivistlerin zannettiğinin aksine inancın da bilimin de temel çıkış noktası akıldır. Evet, yine bilimin de inancın da olmazsa olmazlarından biridir istek. İnanmamak için yola çıkan bir zihne kırk takla atsanız dahi gerçeği gösteremeyeceğiniz gibi, isteksiz birine bilimin ya da inancın erdeminden bahsetmek israftır.
Olayları kavrayabilmek için birtakım parametreler lazımdır. Salt maddi parametrelerden bahsetmiyoruz. Mikroskop olmadan mikro âlem bilinmez şüphesiz, ancak bu demek değildir ki mikrobun keşfi ile mikroskobunki aynı zamanda olmuştur. Mikrop, çok daha önce keşfedilmiştir.
Aslında modern dünyanın ‘Paranormal (normal ötesi, klasik olanın dışında)’ olarak tanımladığı tüm olaylar, olumlu ya da olumsuz bir kesişme ve kaderdenk noktasıdır. ‘Kötü tesadüf’ yahut ‘ne hoş tevafuk’ gibi cümlelerle tanımladığımız enstantaneler büyük kurgunun, küçük tercihlerin, hislerin, evrendeki ardışık etkileşimin küçük ve büyük boyutlu çakışmasıdır.
Biliyorum uzun bir giriş oldu ama azıcık sabır, esas derdime geliyorum…
Siz bakmayın bizim ülkemizde Sihirli Annem, Bez Bebek türü çocuksu abuklamalara. Aslında bu bilimsel ve kurumsal gelişimin edebi yansıması epeyden beri vardı. Sinemaya yönelik çalışmalar da hiç yeni değildir. Ve hatta bu türün başarılı örnekleri en etkileyici filmlerdir. 6. His gibi… Daha bin tane saymak mümkündür.
Ülkemizde Sır Kapısı formatı olarak bilinen format aslında bu türün en başarılı örneklerinden biriydi. Bu başarı çoğu zaman, oyunculuk ve mali sıkıntılardan dolayı bir şekilde gölgelense de, öz ve ruh anlamında her biri ayrı bir eserin özünü oluşturacak gerçek öykülerin varlığı bile insanı ürpertmeye yetiyordu.
Bir dönem Alfred Hitchcock’un sunuculuğunu yaptığı ‘Alacakaranlık Hikâyeleri’, ardından Steven Spielberg’in yapımcılığını üstlendiği ‘İnanılmaz Öyküler’ ile zirve yaptı bu tür. Neredeyse her ülkenin kendine has bir yerel ‘Sır Kapısı Formatı’ hep olmuştur. 15 yıl kadar önce Chris Carter adlı yazar FOX TV için ‘The X Files’ ismiyle bir konsept oluşturdu. En az içeriği kadar müziğiyle de ön plana çıkan bu yeni format, bütün dünyada bir fenomene dönüştü. Bugün bir sinema örneğiyle karşımızda duran ‘The X Files : I Want To Believe-Gizli Dosyalar: İnanmak İstiyorum’, 15 yıl önceki kadronun işi. Carter, bir tek projeyle ihya olduğu için The X Files’ın etinden, sütünden, yününden epey istifade etti. Son filmi ise bizzat yönetmiş. Müzik ilk örnekte olduğu gibi Mark Snow’a ait.
Aslında hikâyesiyle biraz konsept dışına çıktığını söyleyebileceğimiz filmin özeti: İki ajanımız Mulder ve Scully teşkilattan uzak ve biraz da kırık bir şekilde kendi küçük dünyalarına çekilmiştir. Ancak bir FBI ajanı kayıptır ve onunla ilgili tek ipucu medyum olduğunu söyleyen bir çocuk tacizcisi papazın doğru-yanlış iletişimidir. FBI bir yandan ajanını bulmak isterken diğer yandan ardı ardına işlenen seri cinayetleri çözmeye çalışır. Kahramanlarımız ise bir yandan kendi duygularını sınarken, diğer yandan ‘inanç ve bilim’ metaforunda metronom gibi salınıp duran sorulara cevap arar. Biri inanmak isterken, diğeri inanmamaya teşne olarak finale kadar gelir!
“GD: İnanmak İstiyorum”, film kriterleri açısından başarısız ve at oynattığı alanın çok dışına çıkarak ciddi bir kural ihlali yapmış gibi duruyor. Yönetmen Carter’ın tıpkı Hitchcock gibi kendi filminde görünme saplantısı olduğunu da söyleyelim. Ayrıca çok ciddi bir asistan sıkıntısı var. Bağlantı, senkron, kamera hareketi gibi konulardaki ciddi sıkıntılar fark ediliyor. Ancak oyunculukları, müziği ve her ne kadar adım başı devamlılık sorunu yaşasa da etkileyici görselliği ile vasatın üzerinde. Lakin, bir dizinin 40 dakikalık tek bölümünde rahatlıkla irdelenebilecek bir hikâyeyi bu kadar çekiştirip sündürmenin de çok anlamı yok. Ama sadece inanç ve bilim ekseninde ‘istemek’ ve ‘talep etmek’ olgusu üzerine düşündürmesi bile filme karşı toleranslı yaklaşmamı sağladı şahsen.
KÜNYE
Filmin İsmi:The X-Files: İnanmak İstiyorum
Yönetmen: Chris Carter
Senaryo: Chris Carter, Frank Spotnitz
Oyuncular: David Duchovny, Gillian Anderson, Amanda Peet, Billy Connolly
Nedim Hazar